Hamd Alemlerin Rabbinedir. Salat ve selam peygamberimiz Hz. Muhammed’in ve O’nun yolunu sürdüren Müslüman kadınların ve erkeklerin üzerinde olsun.
Dergimizin beşinci sayısını kadın konusuna ayırdık çünkü kadın konusu, tarih boyu istismara uğramış uğratılmış ve üzerinde tartışmalar yapılmış bir mevzudur.
Kadınlar bazen geleneğin kıskacında can çekişmiş, bazen modernizmin pençesinde bir meta gibi kullanılarak heba edilmiş, bazen putperestlik dini ve kültürü kendisini yok saymış, bazen de din adına, din dışı algılarla kadın birilerinin heva ve heveslerine kurban edilmiştir. Kadın hor görüldüğü bir zamanda, yaşam hakkı bile verilmediği bir dönemde İslam kendisini kimliği ile buluşturmuştur.
İslam kadına bütün haklarını vermesine rağmen İslam dünyasında da, kadın-erkek ilişkilerinin bir tamamlayıcılıktan ziyade eşitsizlik içermektedir. Özellikle ilk dört halifeden sonra saltanata geçiş süreciyle birlikte İslam toplumu peygamberi örneklik modelini kaybederek, cahiliye kültürünün dinle meşrulaştırıldığı bir yapıya büründü, kadınlar erkeklerin gerisinde bir konuma itildi ve bunun da kadının “zayıflık”, “kırılganlık”, “duygusallık” gibi doğal özelliklerinden kaynaklandığı tezi güçlendirildi.
Ticaret yapan, camide saf tutan, savaşlara katılan, sözü dinlenen ve sözüne itibar edilen peygamber dönemi kadınlarının yerini ticari faaliyeti yasaklanan, karar alma ve uygulama mekanizmalarından dışlanan ve saygı görmek bir yana bir fitne kaynağı olarak görülen kadınlar aldı.
Gelenek kadını toplumsal alandan tamamen çekip eve hapis ederken buna bir tepki olarak doğan özgürlük algısı, çağdaşlık ve modernizm adına kadını bireyselleştirip asli görevinden uzaklaştırdı. Bugün kadını nesneleştirip bir meta olarak kullanmanın adı kadın hakları ve özgürlük olarak toplumlara sunulmaktadır.
Oysa İslam’da kadın, sadece aile içi sorumluluklarını yerine getiren “anne” sıfatıyla değil, sosyal sorumluluklar üstlenen, toplumun sorunlarına çözümler üretip bunları uygulamaya koyan bir birey konumundadır. Müslüman kadınların toplumu inşa etme yönünde sahip oldukları imkân ve yetenekleri aile, toplum, cemiyet ve sosyal çevre içerisinde değerlendirerek ortaya koymaları, toplumsal huzur için elzem ve vazgeçilmezdir. Kur’an bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“Mü’min erkeklerle mü’min kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir.” (Tevbe suresi, 9:71)
Rabbim çocuklarını birer İslam neferi olarak yetiştirip Allah’ın davasına yardımda bulunan tüm kadınlardan razı olsun. Rabbim tüm kadınları Hacer’in, meryem’in,Hatice’nin ve Fatıma’nın örnek ahlakları ile nasiplendirsin. Âmin.