• BIST 8876.22
  • Altın 2928.215
  • Dolar 34.2375
  • Euro 37.4474
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 20 °C
  • Van 13 °C

Kalbi Seslenişler

Sabahattin Taşkın

Ey kalbim!

Uzaklaş sana ağyar, sana han, dar-ı dünyadan. Eşme kuyunu. Gömme ruhunu.

Bağlanma, meyletme, bir rüyalık, an gibi kısa, geçici bir han gibi duran, şu noktası olan cihana. Geçer gidersin kaderin çizdiği mukadder güne. Usulca sessizce. Gün olur, gölgesiz kalırsın. Günün yakıcı sıcaklığında yanar, erirsin. Esamen okunmaz bilesin.

Terk etmezsen, terk edileceksin. Gözünün yaşına, sinendeki acılara bakılmaksızın, kalırsın uluorta da, pişmanlıklar kemendinde feveran eder durursun.

Rüyanın en onulmaz anında, biri dürter bin bir âlemden ve sersemce uyanıvereceksin.

İrkilecek, yalnızlığa düşeceksin. Yar bildiklerinin ağyar gözlerine muhatap kalır, acılar yutarsın. Şaşkınlığın mezarın, mezarın kıyametin olur.

Asli vazifene derk eyle kendini. Varsa hakka hilafın tashih et kendini, yönünü hakka çevir. Aşk ile tezyin et. Bağrında ihlas çiçekleri açsın.

Ey Kalbim!

Sakin ve dingin ol. Huzuru sağalt, kurbiyet kur, bil ki yakınlığınca kıvamdasın. Iraklıkta harcatma, tüketme kendini. Varlığının aslına uygun at!

Ukba ile d/onan.

Ciddiyete bürün,

Mevziini terk etme. Pusular yumağındasın, kaptırma kendini.

Uyanık dur. Tövbe de ol ve arın.

Duracaksan eğer, gül i gülşen, ter û taze bir baharda, reyyan kapısında cennetin göğsünde şad olurcasına yeniden at.

Ey Kalbim!

Arınınca, razı olununca dur.

Rıza kapısına müştak olmadan, huzura vuslatsız, durma, at.

Zamansız durup da, felaketime sebep olma, parçalatma, yakma şu gîryan sinemi. Istıraba düşürme beni. Acılar içinde depreştirme. Ateşlere salma.

Ey Kalbim!

Aşkın hürmetine ver beni. Aşkı sızdır damar damar hücrelerine, sür merhem gibi yaralar içinde depreşen gönül evine. Ve bu halet-i ruhiye ile sarhoş kesil. Sınırları aşan aşk ile, rotanı yenile, çekidüzen ver kendine.. Şu hücre çeperlerini aşıver. Kanatlan sınırsızlık ülkesine. Sınırlara düşüp, kendine / bana kıyma.

Ey Kalbim!

Aşk ile yıkan. Aşk ile abâd ol. Meyusane düşlerden arındır kendini. Umut kulpuna tutun. Kaldır üzerinden, lekeyi, kiri, pası ve şu köhne, sefih örtüyü. Aç gözünü, öteyi şu cihanda gör, firdevs bağlarının rayihalarını sızdır özüne, öylece ayar ver kendine.

Sakince, suskunluk makamında, bir elif miktarınca doğrul, toparlan, arlan ve düş, düşsüz gerçek alemin peşine, izini sür hakikat peygamberinin.

Ey Kalbim!

Uyanıver. Uzunca bir yolun ramağındasın. Yolu aşikâr kıl. Kopar ve ayır tehlike girdabından kendini. Cennete giden engebeli ama pir û pak ve sarih bir yolun başında, selsebil ırmağının kenarında soluklan.

Doğrudan yana, ölümüne yoldaş ol.

Kemale er.

Olgunlaş.

Vakarın, kuşağın olsun. Kuşandığın zırhın imanın olsun. İman selamete eriştirir.

Doğrul doğrulardan yana. Saf tut, kenetlen, hikmete erişkin arifler meclisinde bağdaş kur. Halkasına gökten nur inenlerin, meleklerin kanatları altında geçen saatlerin içinde, gerçeğin peşinde ol.

Bu kutlu, çileli, çetin yola ram ol.

Kapıda bir kütük ol, yeter ki, hakikatin içinde, batıl ve atıl düşlerin karşısında ol.

Ey Kalbim!

"Heyya alel felah"a eriş. Ferahlan.

Artık zamanıdır. Sükûtu bozmanın, çığlık kesilmenin…

Bir hicran vakti, Güzün yaprağa vurduğu, ömrün sarardığı, hüzne yakılmış gazellerin cihanı ablukasına aldığı bir anda, “Derdi olandır, insan” şiarı ile yeryüzüne derttaş ol.

Yer ağlayınca ağla, susunca sus.

Mazlumca at. Mazlumluğu kederleştirmeden. Zalimliğe meyletmeden. Geril, yayıl tüm ezilmişlerin sineleri üzerine. Kederlerine şefkatle kon. Dokun fokurdayan yüreklerin, gecesiz ve sessiz insanların feveran eden çığlıklarına. Bastırma avazlarını. Salsınlar ki bir cihan uyansın, en derininde uykulardan. Vicdanlar ayağa dursun. İnsanlık topyekûn kalksın. Zulüm nefessiz ve yeryüzünde hissesiz kalsın.

Ey kalbim!

Yaprağın titreyişinde, ansızın yağmura tutuluşunda, yere düşüşünde, çamur lekesi kaptığında, ayakaltında hoyratça kırılışında, için kırılsın. Yasını sen tut.

Süleyman’ca at. Karıncanın sinesini duy. Lisanına kulak kesil âlemin. Her sesin bir zikir, zihinlere düşen hakikat tılsımları olduğunu kavra. Renkler, diller, nefesler her biri ayrı bir ses ayrı bir şaheser. Sahipleri aynıdır, kavramakta gecikme. Saygı ve nezaketle yanaş, incitme kalpleri.

Kibri ez, topraktan ve çamurdansın, mağrur olmadan, gurura yenik düşmeden at.

Kibirden çatlamış sineler, lavlarca kaynayan ocaklar bilirsin. Yerin ve göğün öfkelendiği kavimler bilirsin. Taşan, kabaran denizler, kaynayan tandırlar bilirsin. Mesajların rahmine düştüğü topraklara aşinasın. Kendine gel, kendini bil göğün ve yerin sahibinden gelen mesaja kulak kesil ve öylece at.

Ey kalbim!

Doğuda at, batıda at.

Dilsiz ve vatansızlıktan ayaza düşmüş, en izbe, kuytu yerlerde acılarla kıvranan, kimsesiz ve sessizliğe ağıt yakan insanlığın matemine sen bürün.

Aksaya, Kudüse, hamaya, Roboskêye, Kobanêye, Müslümanca ağlayıp sızlayabildiğin gibi eğer ağlayabiliyorsan, taş kesilmemişsen, tükenmemiş, korumamışsan, Şengale, êzîdîce ağlayanlarla insanca ağla. Acılarını hisset.

Yersiz ve yurtsuz konmuş, toprakları işgal ve istilaya uğramışların yanında ol.  

Zulüm kimden gelirse, karşı durmayı imandan bil.

Savaş çığırtkanlığında korku kaplamış küçük sinelere ay ışığı taşı, göğüslerinde ışı, aydınlat zifiriye düşmüş dünyalarını.

Âlem gül devşirene, çatlamış topraktan hayat filizlenene, ümit tohumları tomurcuklanıp dünya gülzara dönene değin, kavlince bir iyilik kavgasında, iyilerin safındasın.

Ey Kalbim!

Unutma! Sen bir Müslüman kalbisin, sen Müslümanlığın kalbisin.

Müslümanca at ve Müslümanca dur. 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Öze Dönüş | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : Van Öze Dönüş Der Tlf: 432 212 10 18 | Haber Scripti: CM Bilişim