M.Sıddık hoca; Kur-an’ı Kerim Hz. Muhammed’e vahiy yoluyla indirilmiş, yazıya geçirilmiş, bize tevatürle gelen ve benzerinin meydana getirilmesinin imkansız olan, arapça kitap olduğunu, Bakara süresinde Kur-an’ın benzerinin getirilemiyeceğine dair ayetler olduğunu söyledi.
M.Sıddık hoca; Hz Muhammed’e indirilen Kur-an’ın temel kaynak olduğunu, Kur-an’ı Kerim’in doğru, temiz, insan haklarına saygılı, dünyanın hakimi havasında olmayan bir toplum inşa etme çabasında olduğunu ve bu doğrultuda Yüce Allah’ın Kur-an’ı Kerim’de insanı yeryüzünde kendi halifesi kıldığını ve yeryüzünü imarla görevlendirildiğini söyledi.
M. sıddık hoca; Kur’an Kerim’in temiz toplum oluşturmasının ilk adımını imar olarak nitelendirdiğini tehvidin ise sadece hayat içinde Allah’ı birlemek olduğunu, sağlam bir toplumun ilk aşamasında sağlam bir inanç ve akide şartı olduğunu ve bu akidenin ibadet yoluyla elde edeceğini dile getirdi. Kuranı kerimin birlik ve beraberliği savunduğunu “müminler ancak kardeştir.” ayeti ile bunu teyid ettiğini, yalnız mümin olmayanların kardeş olmadığı anlamına gelmediğini insanlıkta ortak bir payda içerisinde bulunduklarından dolayı hoşgörü içerisinde diğer insanlarla beraber yaşayabileceklerini söyledi.
Sıddık hoca peygamberin alemlere rahmet olarak gönderilmiş olduğunu, bu rahmetin sadece insanlığı değil tüm doğayı da kapsadığını, hayata saygı ve hayatı korumanın Kur-an’ı Kerim’de oluşturulmak istenen en önemli vasıf olduğunu söyledi. Zaruratı diniyeden yani dinin korunmasını emrettiği şeylerden biri de can ve mal olduğunu, kişinin yaşamı tehlikeye girecekse haram olan şeylerinde zarurat derecesinde mübah olduğunu söyledi.
Son olarak kuranı kerimin peygamber aracılığıyla yeryüzünde ahlaklı temiz ve erdemli bir toplum oluşturmayı hedeflediğini dile getirdi.