• BIST 9909.56
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 27 °C
  • Van 19 °C

"İNFAK TA İHLAS"

"İNFAK TA İHLAS"
Van öze dönüş der bu hafta vaiz Selim KAVAL hocamızın sunumuyla "infak"konusunu işledi

İNFAK

İnfak kelimesi; ne-fe-ka kökünden türemiştir.

Lügat olarak, tükenmek, azalmak anlamlarına gelir.

“Nafaka”; harcanan para veya ihtiyaçların tamamı için gerekli kazanç anlamında kullanılır. İnfak ise; malı veya benzeri ihtiyaç maddelerini hayır yolunda harcamak, tüketmek anlamındadır. Allah yolunda harcamaya infak denir.

Terim olarak infak: Gerek akrabalardan ve gerekse diğer insanlardan yoksul ve muhtaç olanlara para veya maişet yardımı yaparak, onların geçimini sağlamak demektir.

Mü'minlerin mallarıyla, dilleriyle ve canlarıyla cihad etmeleri, kat'i nasslarla emredilmiştir.

Para ve maldan Allah için yapılan yardım. Malla yapılan infakı üçe ayırmak gerekir:

a- Zekât: Belli bir mâlî gücü olan müslümanın kazanç ve malından vereceği yüzde iki buçuk tutarında zorunlu bir mâlî ibadettir. Verilmediği takdirde kazancın ve malın tamamı pis ve haram olur.

b- Sadaka: Miktarı bizce tayin olunan sınırlı bir yardımdır. Bayramlarda fıtır sadakası, ya da adak sadakaları ile yemin ve oruç karşılığı sadakalar da aynı gruptan maddî yardımlardır.

c- Îtâ: Ciddi ölçüde büyük mâlî yardım biçimidir. Yetim bir kızı evlendirmek, fakir bir delikanlıya sermaye vermek, darda kalan bir insanın borcunu karşılamak gibi. Vakıflar, hayır yatırımları, kamu yararına yapılan bilinçli bağışlar da îtâya girer. Farz olan îtâ ibadetinde sınır, bu infakı yapanın zevkine ve gücüne kalmıştır. Hatta îtâ yapanın, belli bir seviyede zengin olması bile gerekmez

Toplumun sağlıklı bir yapıya sahip olmasının temel şartlarından biri de fakir ve muhtaçların korunup gözetilmesidir. Modern devlet anlayışının temel ilkelerinden biri de yoksullukla mücadeledir.

Esasen zengin insan, maddi ihtiyaçlarını tatminde doyum noktasına gelmiştir. Bundan böyle ilave tüketim harcamalarının, “azalan fayda kanunu” kanunu gereğince marjinal faydası süratle azalacak.

İnfak Bir Mü’minlik Nişânesidir

“Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler” (Bakara, 2/3)

İnfakın Mekke Boyutu

Müslümanların çeşitli baskı ve işkencelere maruz kaldığı Mekke döneminde, bir yandan fakirlerin elinden tutulmasını emreden, bir yandan da cimrilik edip fakirleri gözetmeyen, onları hor görenleri tehdit eden ayetler iniyordu. }

“Kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.”( Leyl, 5-1

“Biz namazımızı kılmıyorduk, yoksulu da doyurmuyorduk.”( Müddessir, 44.)

 

“Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.”( Maun, 1-3.)

“Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Malı da çok seviyorsunuz.”( Fecr, 17-19.)

İnfakın Medine Boyutu

Medine’ye Hicretten sonra Hz. Peygamber, Ensar ile Muhacirleri kardeş yaptı:

“Onlardan, (Muhacirlerden) önce O yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve îmânı da gönüllerine yerleştirilmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”( Haşr, 9.)

İslâmî mücadelenin hedefine varabilmesi için iyilik ve takva hususunda birbirleriyle yarışan, muttakî mü'minlere ihtiyaç vardır. Bu husus asla unutulmamalıdır.

Her lütuf kendi cinsinden şükür ister.

Allah (cc) varlıklı müslümanlara, Allah yolunda harcama yapmalarını (infak etmelerini) emrediyor.

“Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın.” ( Bakara/267)

“Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.” (2/195)

Mal ve ihtiras

Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Mü'min bir midesi ile yer, kâfir ise yedi mide ile yer." buyurduğu sabittir.

Fırsat varken infak etmek

“Ey inananlar! Alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmeden önce sizi rızıklandırdığımız şeylerden hayra sarf edin.” (Bakara 2/254)

Allah’a güzel bir borç verme

“Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz.” (2/245)

Yalın ayak, çıplak, alaca çizgili elbiseler giyinmiş, belleri kılıçlı Mudar kabilesine mensup bir grup Resûlüllah’ın yanına geldi. Bunların fakir hallerini görünce Resûlüllah’ın yüzünün rengi değişti. İçeri girip çıktıktan sonra Bilal-i Habeşi’ye ezan okumasını ve kamet getirmesini emretti (ve namaz kılındı). Namazdan sonra cemaata hitap etti. Akrabalık bağlarının koparılmasını yasaklayan Nisa 1. ayeti ile maldan infak etmeyi, fakirleri gözetmeyi emreden Haşr 18. âyetini okuduktan sonra şöyle devam etti:

 

“Mümin, dinarından, dirheminden, elbisesinden, buğdayından, hurmasından–yarım hurma bile olsa- sadaka vermelidir.”

Bunun üzerine Ensardan bir adam avucuna sığmayacak büyüklükte bir kese (para) getirdi. Ondan sonra herkes birbiri ardından yiyecek-giyecek getirdi. İki küme yiyecek-giyecek birikti. Hz. Peygamber memnuniyetini belirtmek üzere ‘lâ ilâhe illallah’ dedi ve şöyle ekledi:

"Kim İslâm’da güzel bir çığır açarsa, onun ve onunla amel edenlerin mükâfatı -amel edenlerinkinden hiçbir şey eksilmeksizin- kendisine verilir. Kim de İslam’da kötü bir çığır açarsa, o çığırın ve onunla amel edenlerin günahı -amel edenlerinkinden bir şey eksilmeksizin- kendisine ait olur."( Ahmed İbn Hanbel, Müsned, (Çağrı yayınları) IV,358-359.)

İnfakın temelinde yatan temel felsefe

Mülk Allah’ındır, insanlar mülkün mutasarrıfıdırlar. Yâni mülk üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahiptirler. İşte infakın temelinde yatan temel felsefe budur. Mülkün sahibi (Allah), tasarrufta bulunana (kula), tasarrufu altındaki malda fakirlerin de tasarruf yetkilerinin bulunduğunu bildirmiş, onlara bu imkanın sağlanmasını kendisine emretmiştir. İşte “eli geniş” olanların, fakirlere de bu imkanı sağlaması işlemine Kur’an dili ile “infak” diyoruz. Şu halde infak aslında sadece bir “ihsan” (iyilik) değil, aynı zamanda bir görevdir. Görevi yerine getiren kimse ise karşılığını görevi verenden alır. Burada görevi veren Allah’tır.

Allah’ın yüklediği görevlerin mükafatı ise O’nun rızasıdır. Müminin asıl hedefi de bu mükafatı

kazanmaktır. Bundan dolayı, insan ruhunun derinliklerinde yatan “beğenilme”, “takdir edilme” ihtiyacı, kulluk görevleri noktasında pasif konumdandır. (Riyadan kaçınma) Bu konumun kazanılması için Kur’an ona yol da göstermektedir:

“Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir kısmına da kefaret olur.”(Bakara, 271.)

Bu yol göstermenin müminleri nasıl etkilediğini yine bizzat Kur’an canlı bir tablo olarak gözler önüne sermektedir:

“Onlar adaklarını yerine getirirler. Yemeğe olan sevgilerine rağmen , yoksulu, yetimi ve esiri doyururlardı. `Biz size ancak Allah'ın rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür istemeyiz. Çünkü biz Rabbimizden, o suratların ekşiyeceği çetin günden korkarız derlerdi, İşte bundan dolayı Allah, o günün şerrinden onları korumuş, (yüzlerine) bir güzellik, (kalplerine) sevinç vermiştir.”(insan.7/11)

İnfak’ın en güzeli kişinin çok sevdiği maldan yaptığı harcamadır.

 “Sevdiğiniz şeylerden Allah (cc) yolunda harcayıncaya kadar Cennete ve iyiliğin en güzeline (birr’e) ulaşamazsınız.” (3 Âli Imran/92) . Bu âyet-i kerime inzal olunca, Sahabe-i Kiram infak hususunda birbirleriyle yarışmışlardır. Ensardan Hz. Talha (r.a); Mescid-i Nebi'nin karşısında bulunan ve "Beyraha" denen çok kıymetli bahçesini infak etmiştir. Hz. Ömer (ra) malının en iyisi olan Hayber hurmalığını vakfeder

İnfakın en faziletlisi ise kişinin, muhtaç olan akrabalarına yaptığı harcamadır. Kişi, ailesinin fertlerinin geçimini sağlamak üzere harcama yaparsa o onun için bir sadaka olur.

İnfakta ihlâs.

"Yemeğe olan sevgilerine rağmen , yoksulu, yetimi ve esiri doyururlardı. `Biz size ancak Allah'ın rızası için

yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür

istemeyiz. Çünkü biz Rabbimizden, o suratların ekşiyeceği çetin günden korkarız derlerdi, İşte bundan dolayı Allah, o günün şerrinden onları korumuş, (yüzlerine) bir güzellik, (kalplerine) sevinç vermiştir." (İnsan: 76/8-11)

bazen öyle iyilik edenler olur ki, yaptığı iyiliği başa kakarak, insanı "keşke bu iyiliği yapmasaydı" dedirtecek noktaya götürür. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de:

"Mallarını (Allah yolunda) harcayıp da sonra o harcadıklarının arkasından başa kakmayan ve eziyet etmeyenler (yok mu?) Onların, Rabbleri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir onlar." (Bakara: 2/262) buyurulmuştur.

Diğerlerine gelince!..

"İyi (ve güzel) bir söz veya bir ayıbı örtme; ardından eziyet gelen (başa kakılan) bir sadakadan hayırlıdır. Allah (kullarının infaklarından) müstağnidir, halimdir." (Bakara: 2/263)

Allah sadakayı bereketlendirir

"Allah, faizi tüketir (faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahtar ısrar eden hiç kimseyi sevmez." (2/Bakara, 276)

 “Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir.” (2/261)

Malı bol verende kısanda Allah’tır:

 “De ki: "Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (sebe.34/39)

Şeytan fakirlikle korkutur:

“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve fuhşiyatı emreder. Oysa Allah size kendinden bir mağfiret ve fazl vadediyor. Allah, lütfu geniş olan ve çok iyi bilendir.” (Bakara Sûresi, 2/268)

Müminlerin erdemli davranışları:

“Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. “(3/134)

“Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.“(rad.13/22)

“Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.” (Hac.22/35)

“İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.” (Nur.24/22)

“Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler.” (Fatır.35/29)

“Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.” (35/30)

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Öze Dönüş Hareketinden Türkiye-İsrail Antlaşmasına Dair Basın Açıklaması11 Temmuz 2016 Pazartesi 13:54
  • Öze Dönüş Hareketi Logosunu Kamuoyu ile Paylaştı13 Haziran 2016 Pazartesi 15:19
  • Ramazan Ayı ve Arınma31 Mayıs 2016 Salı 17:40
  • MÜSLÜMAN VE LİTERATÜR23 Mayıs 2016 Pazartesi 12:11
  • Şiddet Sarmalından Çıkışın Yolları07 Mayıs 2016 Cumartesi 12:10
  • Şehir Yaşamı02 Mayıs 2016 Pazartesi 11:43
  • Öze Dönüş Yayınevi, Van 2. Kitap Fuarında23 Nisan 2016 Cumartesi 10:19
  • İbn-i Teymiye’nin Hayatı, Mücadelesi ve Fikirleri23 Nisan 2016 Cumartesi 10:10
  • Hadislerin Yazıyla Tesbiti18 Nisan 2016 Pazartesi 10:00
  • Kur-an’da Sabır ve Sebat’ın Önemi09 Nisan 2016 Cumartesi 10:00
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Öze Dönüş | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : Van Öze Dönüş Der Tlf: 432 212 10 18 | Haber Scripti: CM Bilişim