İran sınırının 15 km batısında, Süleymaniye'nin 61 km güneydoğusunda, Bağdat'ınn241 km kuzeydoğusunda bulunan Halepçe'de1986-1988 yıllarında Kürtlere karşı düzenlenen El-Enfal Harekâtının bir parçası olan Helapçe katliamı sanat sokağında yapılan basın açıklamasıyla kınandı.
Basın açıklamasıda önce şıvan Perwer'in halepçe parçasını dinlettikten sonra,basın açıklamasını dernek adına dernek üyesi, Öze Dönüş bileşeni NAS-SAR(Arama kurtarma)ekoloji derneği başkanı Ömer DEMEZ okudu.
Bismillahirrahmanirrahim
Basına ve Kamuoyuna
16 Mart 1988 günü insanlık tarihinin utanç verici sayfalarından biridir. Dünyanın tağutlaşan güçlerinin ve onların yerli kuklalarının Ortadoğu halklarına yaşattığı katliamlara bir yenisi daha; Kürdistan’da Halepçe katliamı eklenmiştir..
İnsanlık tarihine kara bir leke olarak düşen bu katliamda çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere 6.357 kişi zehirlenerek ya da yanarak ölmüş, 14.765 kişi ağır derecede yaralanmış, on binlerce insan yeni saldırılar olabileceği korkusuyla göç etmek zorunda kalmıştı.
Halepçe katliamı barbarlığın ne ilk örneğidir ve ne de son. Tarih boyunca diktatörler kendilerini tehlikede gördükleri veya güçlü hissettikleri her dönemde buna benzer cinayetler işlemişlerdir.
Yüce Rabbimiz ayet-i kerime de biz Müslümanlara şöyle seslenmektedir. “…Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı, saygıya lâyık bulduğu cana kıymayın. İşte bunlar, Allah'ın tekrar tekrar size riayeti emrettiği hususlardır. Umulur ki, aklınızı başınıza toplar düşünürsünüz" (En’am suresi 151. Ayet)
Var olan otoriteyi korumak adına masum bir insanın canına kıymanın haram olduğuna inanırız. Bir insanlık suçu olarak özgür iradelerin belleğinden silinmeyecek bu barbarlıkları gerçekleştirenler kadar, onları mazur göstermeye çalışanlar veya olayı sulandırmak suretiyle üstünü örtmek isteyenler de sorumludur.
Katliamın devamında dünya bu zalimane olaya karşı kör, sağır ve dilsiz kalmıştır. Dünyanın niçin kör, sağır ve dilsiz kaldığını sorgulamadan, Halepçe’nin travmatik gerçeğini okuyabilmemiz de mümkün değildir.
Halepçe, bütün diktatörlerin biyolojik ve nükleer silahların ardından görünen çirkin yüzüdür, küresel zulmün ortak girişimi ve onların uydusu kesimlerin tarihindeki kara bir sayfadır.
Nefes alan her canlının yaşamına son veren bu saldırı, insani değerlere yönelik bir barbarlıktır. Her tarihte değişen diktatörlere, sınır ve şartlara rağmen kimyasal silahların üretimi, silah pazarları, savaşlar, katliamlar, insanlık suçları devam ediyor maalesef.
Kürtlere yönelik katliamlarını artık açık açık gerçekleştiremeyen zalim güçler DAİŞ (İŞİD) vb vahşi örgütleri başta Kürtler olmak üzere insanlığın başına bela ediyorlar.
Ancak Kobanê örneğinde görüldü ki Kürtler hem kendilerinin hem de insanlığın onurunu koruyarak bu saldırıları püskürtebilecek iradeye sahiptirler. Kürdistan’da ve başka bir coğrafyada katliamların yaşanmamasının tek yolunun da her milletin, inancın ve farklılığın kendisi olarak özgürce ve barış içinde yaşayabilmesinin herkes tarafından savunulması olduğu anlaşılmıştır.
Bunun aksine davranarak bölgede ve dünyada savaş çığırtkanlığı yapmak, vahşi terör örgütlerini desteklemek büyük bir suçtur ve kimseye yarar sağlamadığı gibi bölgemizi barış ve huzurdan mahrum bırakacaktır. Başta bölge ülkeleri olmak üzere dünya devletlerinin politikalarını buna göre dizayn etmeleri elzemdir.
Van Öze Dönüş Derneği olarak; 1924 Nasturi katliamı, Şeyh Said, Ağrı, Zilan, Dersim Katliamı, 33 Kurşun, Maraş, Başbağlar, Roboski katliamı, Hama, Qamişlo, Sînemaya Amudê, Şengal, Kobanê, Enfal katliamı, Halepçe’nin ve daha sayamadığımız insanlık hanesine yazılan bir çok kara lekeyi unutmadığımızı ve unutmayacağımızı bir kez daha beyan ediyoruz.
Kokusuyla beraber ölümü getiren kimyasal silahların katlettiği Halepçe şehitlerini rahmetle anıyor, bu katliamın sorumlularını da Allah’ın laneti ile lanetliyoruz.
Van Öze Dönüş
Komeleya Xwenasî ya Wanê