Öze Dönüş Van yatsı namazının cemaatla kılınmasından sonra M. Sıddık Marsak hocanın sunumuyla ''Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'' (iyiliği emredip kötülükten sakındırmak) ilkesini işledi.
Kur'an'da çeşitli ayetlerde geçen bu ifade bugün bir deyiş gibi günlük yaşamda da kullanılmakta olup birey ve toplumun bu emirler zaviyesinden bakmayı amaçlaması gerektiği vurgusuyla sunuma başlayan M. Sıddık Marsak hocamız, daha sonra maruf - münker kelimelerinin Türkçe karşılıklarını ve Kuran-ı kerimde geçen yerlere değindi.
Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker ifadelerinin Kurandakine benzer bir şekilde hadislerde de ifade edildiğini belirterek örnekler verdi.
"İsrail oğullarına giren ilk noksanlık şuydu: Adamın biri, (günah işlemekte olan) birisine rastladığında ona: Ey adam, Allah'tan sakın ve yapmakta olduğun (kötü) işi bırak. Bu sana helâl değildir, derdi. Ertesi gün tekrar o adama aynı haldeyken rastladığında, onun bu durumu, kendisiyle beraber yeyip içmesine ve oturmasına engel olmazdı. Onlar böyle yapınca, Cenab-ı Allah kalplerini birbirlerininkine vurdu."
"Hayır, Allah'a and olsun ki sizler mutlaka iyiliği emredecek, kötülükten sakındıracaksınız. Sonra da zalimin elinden tutacak, onu hakka meylettireceksiniz. Ona hakkı zorla kabul ettireceksiniz. Ya da (böyle yapmadığınız takdirde Cenab-ı Allah) kalplerinizi birbirinizinkine vuracak (benzetecek) sonra da onlara lânet ettiği gibi, size de lanet edecektir."
“En üstün cihad, zorba yöneticiye karşı söylenen hak sözdür.”
M. Sıddık Marsak hoca İnsanın sosyal bir varlık olduğu birlikte yaşamanın belli kural kaideler gerektirdiği bu bağlamda ‘’Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker’’ yani iyiliği emredip kötülükten sakındırmak insani ve islami bir farziyet arz ettiğini vurguladı.
İslamın toplumsal sorunlar karşısında ‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ şeklinde bir felsefeyi kabul edemeyeceğini, kötülüğün sürekli yaşayan kendini güncelleyen ve süreklilik gösteren bir durum olduğunu bu nedenden dolayı ‘’ Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker’’ ifadesini insanların ifa ve icra etmesi gereken bir vecibe olark görüp ilke haline getirilmesi vurgusu yaptı.
Maalesef hak taraftarlarının ‘’ Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker’’ ifadesini ifa ve icra etmede yetersiz kaldığını hayatlarında pratize edemediklerini bunun doğurduğu sonucunda kötülüğün dünyaya hakim bir hal aldığı gerçeğini dile getirdi.
“Sizden biri bir kötülük gördüğünde gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin, yetmezse diliyle düzeltsin, onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.”
Şeklindeki hadisi örnek vererek iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın her Müslüman üzerinde bir görev telaki ettiğini olaya bu ciddiyetle yaklaşmak gerektiğini vurguladı.
iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışrken kullanılacak yol yöntem ve dilin iyi seçilmesi gerektiği iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışırken bu ilkeye ters düşecek tezat oluşturmamaya azami dikkat göstermek gerektiğini dile getirdi.
Daha sonra sohbete katılım gösterenlerin sordukları sorulara cevap veren M. Sıddık Marsak hoca soru cevap faslıdan sonra yapılan çay ikramıyla sunum sonra erdi.